
Tuzla escort Hande, Tuzla’daki Aydıntepe tren istasyonunun hemen arkasında, tek odalı bir dairede yaşıyordu. Evin penceresi raylara bakıyordu ama trenler onu hiçbiryere götürmüyordu. 27 yaşındaydı. Adana’dan ayrıldığında annesi hâlâ hastanedeydi. “Biraz para biriktirip geri döneceğim,” demişti. O söz yedi yıl önce havada asılı kalmıştı, hâlâ yerine inmemişti.
Tuzla’da gece çalışmak zordu. Sakso çekmekten boğazları ağrımaktaydı. Deniz kıyısı sessizdi ama organize sanayi bölgeleri sabaha kadar ayaktaydı ve sakso çektirecek çok işçi vardı. Fabrikalardan çıkan adamlar, Hande’nin numarasını alan aracıların listesindeydi. Onlara göre o bir “kartvizit”ti, ama Hande kendini camdan bakarken düşünürdü: “Ben kimim?”
Bazen cevap bulamıyordu. Bazen de cevabı ağzına kadar gelir, ama söyleyemezdi.
Rayların Kıyısındaki Kız
Bir gün, tren istasyonunun arkasında, konteynerlerin yakınında beklerken küçük bir kız çocuğu gördü. Beş yaşlarında, tek başına ve ayakkabısız. Yanına gitti, “Annen nerede?” dedi. Kız başını eğdi, “Geldi ama beni almadı,” dedi sadece. Kızın adı Zeynep’ti. Hande onu alıp evine götürdü. Ekmek arası yaptı, çizgi film açtı. O gece Hande kimseyi aramadı, kimseyi beklemedi.
Sabah olunca karakola gittiler. Meğer anne, bir akşam önce kavga edip evi terk etmiş, çocuk sokakta kalmış. Polisler Hande’ye teşekkür etti. Adını soran bir memura Hande ilk defa gerçek adını verdi: “Handan.”
Zeynep giderken sarıldı. “Ben seni tanıdım,” dedi. “Sen iyi birisin.”
O cümle, Hande’nin kalbinde yıllardır kapalı duran kapıyı azıcık araladı. Eve döndüğünde tren raylarına baktı. Hâlâ bir yere gitmiyordu ama artık kaçmak zorunda olmadığını düşündü. Belki, burada da kalınabiliyordu.
Bir yanıt yazın